İsrail’in 7 Mayıs’ta Filistin topraklarına yönelik pervasızca saldırılarını değerlendiren İlim Yayma Cemiyeti Silopi Şube Başkanı Sosyolog Osman Bilen, Filistin’in özgürlüğüne kavuşması için daima Müslümanların gündeminde olması gerektiğini söyledi.
İşgalci İsrail’in Şeyh Cerrah Mahallesi’ndeki Filistinlileri evlerinden zorla çıkarmak kararıyla başlayan gerginlik, 7 Mayıs’ta Mescid-i Aksa’ya yönelik gerçekleştirilen baskın ile tırmandı.
Hamas, işgalci rejimin Filistin topraklarına yönelik saldırılarını durdurmaması üzerine yoğun roket atışlarıyla karşılık verdi. Saldırıyla pervasızlaşan işgalci İsrail 11 gün boyunca aralarında çocukların da bulunduğu sivil yerleşim yerlerine bombalar yağdırdı.
İsrail’in 11 gün süren saldırılarıyla 65’i çocuk, 39’u kadın 232 kişi şehit ederken en az 75 bin kişi yerinden oldu ve 1800 konutu tamamen yıktı. 300’den fazla ekonomik, endüstriyel ve ticari tesisi hasar vermekle ekonomiyi, cadde ve sokakları bombalayarak altyapıyı hedef alan işgalci rejim, Gazze’deki 3 camiyi tamamen yıkarken, yaklaşık 40 cami ile 1 kiliseye de hasar verdi.
Filistin Eğitim ve Öğretim Bakanlığı Gazze Şeridi’nde 46 devlet okulunun zarar gördüğünü belirtirken, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre Gazze’de 18 hastane ve klinik yıkıldı.
Hamas ise saldırıların başladığı tarihten ateşkesin ilan edildiği saate kadar 4 bin 300 roket fırlatarak karşılık verdi.
İsrail’in işgalini ve saldırılarını değerlendiren İlim Yayma Cemiyeti Silopi Şube Başkanı ve Sosyolog Osman Bilen, Müslümanların gaflet içerisinde olmasının işgalin sürmesine neden olduğunu söyledi.
Müslümanların dünyada söz ve güç sahibi olması için kendi toplumlarını güçlendirecek politikalar geliştirmesi gerektiğini ifade eden Bilen, Filistin olmak üzere işgal altındaki İslam topraklarının özgürleştirilmesi için 100-200 yıllık planların oluşturulması gerektiğini ifade etti.
Müslümanların pasif bir şekilde tüketici konumunda olduğunu dile getiren Bilen, “Müslümanlar olarak kendimize gelmemiz lazım. Eğitim politikalarımız, üretim politikalarımız dünyayı vereceğimiz ideallerimiz planlı bir şekilde hayata geçirilmelidir.” dedi.
Filistin’deki mazlumların yanında olduklarını ve bu bilince sahip olmaları gerektiğini ifade ede Bilen, “Müslümanlar olarak maalesef bunu bir devlete yükleyerek, sadece Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasını bekleyerek bir adım ilerleyemeyiz.” şeklinde konuştu.
“Filistin mazlumları ne zaman zulme uğrasa bir iki söz ve sloganla sadece kendi vicdanımızı rahatlatıyoruz. Bu çare değil. Bizim silahlarımız da olacak. Barış için, mazlumlara yardımcı umut olmak için bütün imkanlarımızın olması lazım.” diyen Bilen, şöyle konuştu;
“Biz Selahattin Eyyubi’nin, Osmanlı ve Selçuklu imparatorluklarının, geçmişinde sağlam büyük idealleri olan toplumların çocuklarıyız. Biz mazlumların gözyaşının olduğu yerde rahat uyuyamayan Müslüman milletin çocuklarıyız. Bizim bunlar sabır etmemiz mümkün değil. O yüzden buradan bütün İslam alemine seslenmek istiyorum, lütfen kendimize gelelim, gaflet uykusundan uyanalım. Kendi çocuklarımızı dünyayı adaletle yönetecek donanıma sahip hale getirmeliyiz. Çok dua ediyoruz güzel bir şey ama kavli dua ile yetmez, fiili duaya ihtiyacımız var. Maalesef fiili dua konusunda Müslümanlar olarak sınıfta kalmış durumdayız.”
İşgalci rejimin destekçisi olan AB ve BM’nin haktan yana tavır içerisinde olmadığını söyleyen Bilen, “Biz şunu biliyoruz ki, dünyayı maalesef belli küresel belli güçler yönetiyor. Para kimdeyse dünyayı o yönetiyor. Şu anda maalesef dünyadaki sermayeyi Yahudiler yönetiyor. Dolayısıyla dünya siyasetini Yahudiler ediyor. BM’nin kınama mesajı yapması yetmez. Bugüne kadar BM’nin kendisi gibi olmayan, düşünmeyen hiçbir mazlumun yanında görmedik. Bosna-Hersek de milyonlarca insan öldükten sonra kınadıklarını gördük. Afganistan ve Amerikan’ın Irak işgalinde Birleşmiş Milletleri görmedik. Onlar sadece silahlarını satan güçlü devletlerin kararlarını altına imza atmakla meşgul. Bunlardan bir beklenti içerisinde olmamamız lazım. Bekleyeceğimiz tek güç, kendi gücümüzdür. Ülkemizi güçlü kılacak argümanlara ve desteklere sahip olmamız lazım. Yoksa maalesef bu zulüm bitmez.” ifadelerini kullandı.
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın bugüne kadar Filistin için somut bir adım atmadığını belirten Bilen, “İslam İşbirliği Teşkilatı İsrail’e kınama dışında bir şey yapmadı. Bunu gündemimizden düşürmeyerek çözebiliriz. Nekbe yıldönümünde İsrail Mescid-i Aksa’ya saldırdıktan sonra bir kınama mesajı ile çare aranacak bir durumda değiliz. Bunun yolu yıllarca sürecek bir planlama ile bu yapılabilir. İslam İşbirliği Teşkilatı ile BM Filistin’i gündemine alması ve gündeminden çıkarmaması lazım.” diye konuştu.