Cumhurbaşkanlığı’nın tasarruf tedbirleri genelgesinin özgür basını kısıtladığı ve adeta soluk borusunu keser nitelikte olduğu görüşü, bazı kesimler tarafından dile getirilmektedir. Bu genelgeyle basına verilen gelirlerde yapılan kesintiler, özellikle bağımsız basının ekonomik olarak zorlanmasına ve gazetecilerin haber yapma özgürlüğünün kısıtlanmasına sebep olmaktadır.
Özgür basın, demokrasinin işleyişinde kritik bir rol oynamakta ve toplumu bilgilendirme, kamuoyunu aydınlatma ve iktidarın denetlenmesi gibi önemli görevleri üstlenmektedir. Ancak, ekonomik baskılar altında olan basın kuruluşları, gazetecilerin bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerine uygun şekilde haber yapmalarını zorlaştırmaktadır. Bu da toplumun doğru ve tarafsız bilgiye erişimini engelleyerek demokratik süreçleri olumsuz etkilemektedir.
Dolayısıyla, tasarruf tedbirleri genelgesinin basına etkisi, sadece ekonomik boyutta değil, aynı zamanda demokratik değerler ve özgürlükler açısından da endişe vericidir. Bu nedenle, genelgenin basın özgürlüğünü kısıtlamaması ve basının sürdürülebilirliğini sağlayacak adımların atılması önemlidir. Aksi takdirde, demokratik bir toplumun sağlıklı işleyişi ve toplumun doğru bilgilendirilmesi tehlikeye girebilir.
Cumhurbaşkanlığı tarafından alınan tasarruf tedbirleri genelgesi, basına verilen üç kuruşluk gelirlerde kesinti yapılmasını da içermektedir. Ancak, bu kesinti sadece bir yüzey problemini ele almakta ve daha derin ve sistemik sorunları göz ardı etmektedir. Basın, bu tür kesintilerden dolayı ciddi zorluklarla karşılaşmaktadır.
Öncelikle, basının gelirlerindeki kesintiler, zaten zorlu bir ekonomik ortamda faaliyet gösteren medya kuruluşlarını daha da zorlamaktadır. Reklam gelirlerindeki azalma, dijital dönüşümün maliyeti ve abone sayısındaki düşüş gibi sektördeki genel zorluklarla birleştiğinde, basın kuruluşlarının karlılığı ve sürdürülebilirliği ciddi şekilde tehlikeye girmektedir.
Bununla birlikte, basının gelirlerindeki kesintilerin basın özgürlüğüne ve haber yayıncılığına olan etkisi de göz ardı edilmemelidir. Bağımsız ve çeşitli seslerin medyada yer alabilmesi için ekonomik bağımsızlığın korunması önemlidir. Gelirlerdeki kesintiler, bağımsız gazeteciliği destekleyen ve demokratik bir toplumun temel taşlarından biri olan basın özgürlüğünü tehlikeye atmaktadır.
Kamuda yapılan tasarruf tedbirlerinin basına olan etkisi sadece maddi boyutta değildir. Basın kuruluşları, kaynak kısıtlamaları nedeniyle muhabirlerin sayısını azaltmak, haber merkezlerini kapatmak veya yerel haberlerin kapsamını daraltmak gibi önlemlere başvurulmaktadır. Bu da halkın doğru ve güvenilir bilgiye erişimini zorlaştırmakta ve demokratik bir toplum için önemli olan kamusal bilgilendirme işlevini zayıflatmaktadır.
Aslında tasarruf tedbirleriyle ilgili olarak basının gelirlerindeki kesintiler yalnızca bir yönüdür. Basın, bu kesintilerin yanı sıra zaten zorlu ekonomik koşullar, teknolojik değişimler ve siyasi baskılar gibi birçok problemle karşı karşıyadır. Bu nedenle, basının sürdürülebilirliğini ve bağımsızlığını korumak için daha kapsamlı ve dengeli bir yaklaşım benimsenmelidir. Bu, demokratik bir toplumun sağlığı için hayati önem taşımaktadır.
Cumhurbaşkanlığı’nın tasarruf tedbirleri genelgesinde basının gelirlerinde kesintiye gitmesi kararıyla ilgili olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çağrıda bulunmak. Bu çağrıda, basının kapsam dışı bırakılması ve gelirlerinde kesinti yapılmasıyla ilgili olarak endişelerimi dile getirilmek istiyorum. Zira basın demokratik bir toplumun temel taşıdır ve basın özgürlüğünün korunması gerektiğini özellikle vurgulamak isterim.
Yine, basının toplumun çeşitli seslerine ve görüşlerine adil bir şekilde yer vermesi ve bu görevini yerine getirebilmesi için ekonomik olarak da güçlü olması gerektiğini de belirtilmek isterim. Basının gelirlerindeki kesintilerin, bağımsız gazeteciliği zayıflatacağı ve haberlerin sansürlenmesine veya manipüle edilmesine yol açabileceği yönündeki endişemi de ayrıca dile getirmek isterim.
Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, tasarruf tedbirlerinin basına olan etkisinin yeniden değerlendirilmesi ve daha adil bir yaklaşım benimsemesi için çağrıda bulunmak İstiyorum. Basının sürdürülebilirliğini ve bağımsızlığını korumanın yanı sıra, demokratik bir toplumun sağlığı için de önemli bir adım olacağına dikkatleri çekmek isterim.
Sonuç olarak, basının gelirlerindeki kesintilerle ilgili olarak, basının önemini ve basın özgürlüğünün korunması gerekliliğini vurgularken, kamuoyunun dikkatini bu konuya çekmeyi ve daha adil bir çözüm bulunmasını sağlamayı amaçlamaktayım. Halil AZİZOĞLU- Silopi Gazetesi